KALP KRİZİ Mİ? PANİK ATAK MI?
Panik atak; birdenbire başlayan, tekrarlayabilen, yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Ataklar aniden başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar. Hastaların kriz olarak nitelendirdikleri ataklar genellikle 10-30 dakika, bazen bir saat kadar devam ettikten sonra kendiliğinden geçer. Panik bozukluk ise tekrarlayan panik ataklarla birlikte, atak olmadığı dönemlerde de atak olacağına ilişkin kaygı duyması ile belirlenen bir hastalıktır.
Panik bozukluk kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülür. Görülme sıklığı %2-5 kadardır. Panik bozukluk, yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. En sık 25 yaş civarında görülmektedir. Beyindeki nörotransmiter denilen bazı maddelerdeki değişikliklerin yanı sıra, stres ve genetik yatkınlıkta hastalığın ortaya çıkmasında önemlidir.
Panik bozuklukta; çarpıntı, kalp atışlarının duyumsama ya da kalp atım hızında artma olması, terleme, titreme ya da sarsılma, nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi, bulantı ya da karın ağrısı, başdönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma, gerçekdışılık duyuları (derealizasyon) ya da benliğinden ayrılmış olma (depersonalizasyon), kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu, ölüm korkusu, uyuşma ya da karıncalanma duyumları, üşüme, ürperme ya da ateş basmaları gibi belirtilerin aniden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı, yoğun korku ya da rahatsızlık dönemleri olabilir.
İlk panik atak, genellikle kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. En rahatsız edici belirti ölüm korkusudur. Hastalar bilinç bulanıklığı hissedebilir ve konsantrasyon güçlüğü çekerler. Atak sırasında acil servise başvururlar ve genelde hastanede olmanın verdiği rahatlıkla belirtiler hafifler. Fiziksel olarak sağlam oldukları söylendiği halde ısrarla kendilerinin bir kalp krizi nedeniyle ölebileceklerini söylerler. Aşırı soluk alıp verme solunum alkolozuna neden olup belirtileri artırabilir. Bu anda hastanın bir kesekağıdı içine solutulması yararlı olabilir.
Hastaların çoğu , atakların geleceği yer ve durumlardan kaçarlar. Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz, metro, otobüs, minibüs gibi toplu taşıma araçlarına, asansöre binemez, dar sokaklardan geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere giremezler. Bazı hastalar ise yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık duysalar da bu tür yerlere gidebilirler. Hastaların, yalnız başlarına atak geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına agorafobi adı verilir. Panik bozukluğa sıklıkla eşlik eden bu durum her hastada olmayabilir.
Panik bozukluğun tedavisinde 6-12 ay süreyle ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapinin de yer alması gerekir. Ayrıca gevşeme egzersizlerinin öğretilmesinin yanında solunum çalışması ve aile terapilerinin de hastaya yararı olur. Tedavi edilmediğinde kişinin sosyal işlevselliği kısıtlanmaya başlar, sosyal ve mesleksel işlevselliğin bozulması ile ekonomik kayıplar da ortaya çıkar.
Panik bozukluk kesinlikle ölüm ya da çıldırmaya veya felce neden olan bir hastalık değildir. Bu korkularınızı yenmek için kalp, tansiyon ilaçları, vitaminler, sakinleştirici ilaçlar veya alkol kullanmamalısınız veya bunları yanınızda taşımamalısınız . Doktorunuzun başlamış olduğu ilaçları danışmaksızın bırakmayınız, dozunu azaltıp arttırmayınız.
PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
- Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma
- Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması
- Terleme
- Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma
- Soluğun kesilmesi
- Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecek ya da bayılacak gibi olma
- Uyuşma ya da karıncalanma
- Üşüme, ürperme ya da ateş basması
- Bulantı ya da karın ağrısı
- Titreme ya da sarsılma
- Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
- Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
- Ölüm korkusu
Bir Panik Atağında bu: belirtilerden EN AZ 4 YA DA DAHA FAZLASI bulunur. Dörtten daha az belirtinin görüldüğü ataklara ise Kısıtlı Panik Atağı adı verilir.
PANİK BOZUKLUĞU NEDİR?
Panik Bozukluğu,
- Tekrarlayan, beklenmedik Panik Atakları ve
- Ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının da olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma,
- Panik Ataklannın 'kalp krizi geçirip ölme', 'kontrolünü yitirip çıldırma' ya da felç geçirme' gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da
- Ataklara ve olası kötü sonuçlanna karşı önlem olarak (işe gitmeme,spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yiyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü ruhsal bir rahatsızlıktır.
PANİK BOZUKLUĞU NASIL OLUŞUR?
İlk atak başlıyor:
Hiçbir neden yokken ve birdenbire başlayan çarpıntı, terleme, göğüste sıkışma, nefes darlığı ya da baş dönmesi, dengesizlik, fenalaşmaca da baygınlık gibi belirtiler kişiyi dehşet içinde bırakır.
Kişi 'kalp krizi' geçirdiğini ya da felç geçirmekte olduğunu zannederek yoğun bir 'ölüm korkusu' ya da 'felç olma korkusu' yaşar.
Bazen de başında bir tuhaflık, sersemlik hissi, kendisini veya çevresini bir garip ya da değişik hissetme gibi duyguların ortaya çıkmasıyla, 'kontrolünü kaybetmeye' ya da 'çıldırmaya başladığını1 düşünerek kendisine ya da çevresindekilere bir zarar vermekten korkmaya başlar. Hasta hemen, en yakın doktor ya da acil servise götürülür. Orada yapılan birçok muayene, çekilen film, elektrokardiyografi, tomografi ve diğer incelemelerde hiçbir şey bulunmaz. Hastanın nesi öldüğü sorulduğunda doktorlar 'hiçbir şeyi yok' ya da "stresten olmuş' derler, Çoğu zaman sakinleştirici bir iğne yapılarak evine gönderilir.
Ataklar tekrarlıyor:
Bir süre sonra Panik Ataktan tekrarlar. Hasta, her yeni atak ile aynı dehşet ve korkuyu yeniden yaşamaya ve acil servislere taşınmaya başlar. Her seferinde yeniden muayene, yeniden incelemeler yapılır ancak hiç bir şey bulunamaz. Hasta, kalbinde ya da beyninde kötü bîr şey olduğuna, ancak doktorların bunu bir türlü bulamadığına inanmaya başlar. Bazen de yanlış tanı konularak hâsta, antibiyotikten nefes açıcıya, çarpıntı ilacından tansiyon ve kalp ilacına, vitamine kadar değişik ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılır, ancak bir türlü iyileşemez.
Beklenti Anksiyetesi gelişiyor.
Ataklar tekrarlamaya devam ettikçe, hasta, ataklar arasındaki dönemde gergin, huzursuz ve endişeli bir şekilde her an yeni bir Panik Atağının geleceğini beklemeye başlar. Bu endişeli bekleyişe 'beklenti anksiyetesi' adı yerilir. Atakların çoğu zaman belirsiz zaman ve yerlerde gelmesi bu kaygıyı daha çok artınr. Ataklar sıklaştıkça, kalp krizi geçirip ölme, felç olma ya da kontrolünü kaybedip çıldırma korkulan pekişir.
Yoğun ve Sürekli Üzüntü:
Hastalar, evde kimsenin olmadığı bir zamanda kalp krizi geçirmekten ve hastaneye ulaşamadan ölmekten ya da kontrolünü kaybederek çıldırıp intihar etmekten, kendisine ya da yakınlarına bıçak ve bu gibi bir şeyle zarar vermekten, başkalarının bulunduğu ortamlarda çılgınca ve garip davranışlarda bulunarak rezil olmaktan şiddetle korkarlar. Bu düşüncelerin sürekli aklına gelmesinden dolayı da yoğun bir üzüntü duyarlar.
Davranışlar Değişiyor:
Bir süre sonra ataklara ve ataklar sırasında gerçekleşeceğine inandıkları "felaketler"e karşı bazı önlemler almaya ve kimi davranışlarını değiştirmeye başlarlar.
Ataklara neden olabileceğini düşündükleri etkinliklerden, yiyecek ve içeceklerden vazgeçerler. Ataklara karşı evden çıkarken alkol/madde/ilaç kullanırlar. Ataklar sırasında kullanmak üzere de yanlarında ilaç, su, yiyecek v.b. taşırlar. Ataklar sırasında olabileceklere karşı önlem alırlar.
Örneğin atak sırasında kontrolünü kaybederek çocuklarına zarar vereceğine inanan hastaların önlem olarak evdeki bütün bıçaklan kilit altında tuttukları, çocuklarıyla yalnız kalmamaya çalıştıkları, atak sırasında fenalaşarak kendini yitireceğinden ya da bayılacağından korkan bayan hastaların, baygınken çalınır diye takılarını yanlarına almadıktan, onu baygın bulanların yardımcı olabilmesi için evinin, eşinin/ailesinin adresini, telefon numarasını, hatta tıbbi yardım için; ulaşabilmek üzere doktorunun kartvizitini taşıdıkları görülmüştür.
Bu hastalan gerektiğinde acil yardımı çabuk alabilmek için bütün günlerini hastane bahçesinde geçirmeyi ya da guzergahlannı muayenehane, eczane ve acil servis ,. bulunan yerlerden seçmeyi tercih ederler.
AGORAFOBİ NEDİR?
Hastaların %60'ından fazlası, atakların geleceği yer ve
durumlardan kaçınmaya başlarlar.
Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz,
otobüs, vapur, deniz otobüsü gibi taşıt araçlarına, .« asansöre binemez, dar sokak ya da köprülerden geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere giremez olurlar. Bazen de, ancak yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık duyarak bu tür yerlere gidebilirler. Hastalann, yalnız başlanna Panik Atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agorafobi adı verilir.
PANİK BOZUKLUĞU NASIL BİR HASTALIKTIR?
Panik Bozukluğu psikiyatristler tarafından iyi bilinen ve çok sık görülen bir rahatsızlıktır. Öyle ki, toplum içinde herhangi 100 kişinin yaklaşık, 3-4'ü bu hastalığı ya daha önce geçirmiştir ya da halen bu hastalığı yaşamaktadır. Her yaşta başlayabilmekle birlikte en sık 20-35 yaşları arasında başlar. Kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülür.
PANİK BOZUKLUĞU NEDEN OLUŞUR?
Panik Bozukluğunun neden oluştuğuna ilişkin iki bilimsel açıklama vardır.
- Panik Bozukluğu, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının düzensiz çalışması sonucu oluşmaktadır.
- Panik Bozukluğu, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen 'doğal ve zararsız' olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi ve bunun sonucunda da 'kalp krizi geçiriyorum, öleceğim', 'çıldınyorum', "felç olacağım" şeklinde yanlış yorumlanması ile oluşur.
TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır.
Bugün için etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış iki türlü tedavisi vardır. Bunlar:
- İlaç tedavisi,
- Bilişsel-davranışçı tedavi
1. İlaç Tedavisi:
İlaçlar, beyin sinir hücrelerindeki hormon faaliyetlerini düzenleyerek Panik Bozukluğunu iyileştirirler. Halen, ülkemizde bu hastalığa iyi gelen ilaçlar bulunmaktadır. İlaç tedavisi etkin dozda en az bir yıl sürdürüldükten sonra, yavaş yavaş azaltılarak kesilmelidir.
2. Bilişsel-davranışçı tedavi: