YAŞLILIKTA GÖRÜLEN PSİKİYATRİK RAHATSIZLIKLAR
Yaşlanma ile birlikte psikiyatrik belirtilerden bazılarında artma görülmektedir. En sık rastlanan psikiyatrik hastalıklar arasında ilk sırayı depresyon almaktadır Bunu demans (BUNAMA), delirium, psikotik hastalıklar takip etmektedir. Fonksiyon kaybı, fiziksel hastalığın varlığı, sosyal destek azlığı, kadın cinsiyet, düşük gelir düzeyi ve kognitif bozukluklar gibi koşullar depresyon için kolaylaştırıcı faktörlerdir. Yaşlılarda görülen psikotik semptomlar demans ve depresyonla birlikte olabildiği gibi geç başlangıçlı şizofreniyi de gösteriyor olabilir. Anksiyete bozuklukları genellikle depresyonla birlikte görülürken, demanslı hastalarda daha az rastlanır. Anksiyete ile baş etmek için alkol ve ilaç kötüye kullanımı da yaşlılarda gençlere göre daha sık olmaktadır. Yaşlanmaya bağlı organik problemler artığından somatik yakınmaları olan hastalarda somatoform bozuklukları tanımlamak da güçleşebilir. Diğer önemli konulardan biri de yaşlanma ile uyku fizyolojisinde olan değişiklikler ve bunların psikiyatrik hastalıkların belirtisi olup olmadığıdır. Fizyolojik değişimlere bağlı olarak psikotrop ilaçların yaşlılarda kullanımı da değişmektedir.
Gerontolojistler, yaşlanma sürecini biyolojik, psikolojik ve sosyal olmak üzere üç gruba ayırmışlardır. Sinir sisteminde yaşlanmayla birlikte, serebral kan akımında ve nöron ve sinaps sayısında azalmaya bağlı olarak beynin ağırlığı ve hacmi azalmaktadır. Yaşlılıkta, nörotransmitter sisteminde de depresyondakine benzer değişiklikler görülmektedir.
Yaşlanma ile birlikte görme ve işitme azlığı gibi duyu alanlarında da fonksiyon kaybı olmaktadır. Bunun sonucunda soruları anlayamama, cevap verememe gibi sıkıntılar ortaya çıkmakta ve bu sorunların ilerlemesi ile de kognitif yetersizlikler, depresyon, anksiyete bozuklukları belirmektedir.
Yaşlılıkta bedensel değişikliklerle birlikte, sosyal ve psikolojik değişiklikler de olmaktadır. Elde bulundurulan güç, saygınlık, ekonomik bağımsızlık, işlevsellik, yoğun yaşam koşulları azalmakta, kişi etken pozisyondan edilgen pozisyona gelmektedir. Bu kayıplar sadece kişinin kendisine özgü değildir. Sevdiklerini, eşini, arkadaşlarını ve çocuklarını kaybetmiş olabilir. En önemli toplumsal değişikliklerden biriside emekliliktir. Emeklilik, gelirde azalma, sosyal konum kaybı ve bakıma muhtaç hale gelme olarak yorumlanabilir.
Endüstrileşmiş toplumlarda aile yapısının gittikçe küçülmesi, çekirdek ailelere daha fazla rastlanması, daha az üretken ve daha az etkin olmak, yaşlılarda tükenmişlik duygularını artırmakta, bu durum da depresyon ve diğer psikiyatrik hastalıklara sebep olmaktadır. Geleneklerine bağlı toplumlar da yaşlıların konumu değişik olacağından depresyon sıklığı değişmektedir.
Yaşlılarda en sık rastlanan psikiyatrik semptomlar arasında ilk sırayı depresyon almaktadır (major depresyon, distimik bozukluk, atipik depresyon). Depresyona sıklıkla anksiyete eşlik etmekte, bunu demans, delirium, psikotik hastalıklar ve kişilik bozuklukları takip etmektedir. Organik rahatsızlıklar sebebiyle yaşlılarda, ilaç kötüye kullanımı da olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.